Anneliğin bazı günlerinde ben... |
Soruyorum kendime.
Ne işim vardı analıkla acaba? Mis gibi serserilik filan, zaman geçiyordu.
Gerçekten merak ediyorum. Benim gibi hiçbir kurum ve kuruluş tarafından 'hadi artık torun yok mu' zorlamasına maruz kalmayan (daha doğrusu ciddiye aldığım kurum ve kuruluş), evlendiği insan kişi çocuk sahibi olmaya dair sıfır plan yapan, toplumun hiçbir beklentisine prim vermeyen biri olarak nerden doldum taştım ana olma isteğiyle?
Bir sabah uyandım ve o istek geldi diye hatırlıyorum. Abartısız. Ne zaman analıktan başım sıkışsa-şikayet etsem, o dönemlerimi iyi bilen annem omuzlarını silker, şöyle der; 'anne olmayı çok istedin'...
Annem hiçbir zaman bu isteğime anlam veremediği gibi kendisi ikinci çocuğu hiç düşünmemiş biri. Hatta sanırım birinciyi de düşünmemiş. Kısmet, evladım!
Fakat benimki kısmet değildi. Basbaya doktorla kafa kafaya verip geliştirdiğim bir organizasyondu. İstedim ve oldu. Çok sevdim, çok emek verdim, sevgim hudutlarını aştı, büyüdü büyüdü ve şuan inanılmaz şekilde hayatımın ta kendisi oldu çıktı. Onsuz bir hayat senaryosu yazamam. Fakat, yine de analık neden ister ki insan durduk yere? Nasıl böyle bir sorumluluğu almak isteyebilirsin?
Şaşırdığımız çok şey olabiliyor. Örneğin, cinsiyet değiştirme ameliyatları, dile yapılan piercingler, tüm vücutta dövmeler, yüzde 100 vegan yaşayanlar filan... Farklı yaşam biçimleri bizi şaşırtırken, ana olmayı istemek nasıl şaşırtmaz? Al sana çılgınlık, tut sana marjinal hayat!
Gözleri eşşek gibi iltihaplanmış bir insan bebesi, assla ama asssla o göz tedavisini yaptırmıyor ve sen peşinde yalvarmaktan bim poşetine dönüyorsun. Dil dökmekten buruşuk kuru üzüm oluyorsun. İnsan gibi açıklamaktan yorulup rüşvet teklif etmekten minder oluyorsun, o da yetmiyor ceza ile tehdit etmekten terliğe dönüyorsun. Çiş yapması gerekiyor- yapmıyor, çiş yapınca kalkması gerekiyor- kalkmıyor. Yemesi gerekiyor- yemiyor, yememesi gerekiyor- diretiyor. Bin kez anlatılan hayati kurala uyması gerekiyor- daşşak geçmek uğruna yapmıyor, ayakkabı giydirmiyor, ıslanmış üstünü çıkarttırmıyor, diş fırçalatmıyor, yüz yıkatmıyor, saç temizletmiyor- bu oluyor ve şu oluyor.
Yaş krizlerinde dipçik gibi olmalısın. Günlük hayatta örnek olmak için pırlanta gibi durmalısın. Hastalıklarda sabırtaşına bağlamalısın. Ağlamalara karşı sünger kesilmelisin. Küsmelerde minnoş civciv, inatçılıklarda kirpi olmalısın. Sabahları her şey mükemmelmiş gibi yapmalısın, geceleri akşamdan kalmamalısın. Tatillerde bazen olaylara Fransız kalmalısın. Alkollü gecelerde şişenin dibini görmemelisin, hatta şişeyi bile görmesen daha iyi.
Peki soruyorum sana... İnsan neden anne olmayı ister? Derdi nedir insanoğlunun? Sevgilisiyle, sevdiği işle, tatlı hayatıyla her şey yolunda giderken... sabahları 'yaşamak ne güzeeel' diye uyanırken, önünde tamamen sana ait kocaman lezzetli bir hayat varken, hangi fısıltı gelir de girer aklımıza? Bizi baştan çıkaran duygu nedir?
İmza: Bunları yazıp da 'iki-üç çocuk daha yapsam ne datlı olurdu aslında' diye hayaller kuran garip insan kişisi.
İki sene önce fındığım |
2 yaş terrible two du da bu üç yaş neydi allasen? Hayır bizim evde de durumlar aynı tıpkı ve beteri.benim sabrım üç yılla sınırlıymış.buaralar kendimi çocuksuzken ki halimi ve çocuk büyüdüğünde yapacaklarımı düşünürken buluyorum.şuan yok bende an nın tadını falan çıkaramıyorum çünkü tad çıkarılcak bir an'ımız yok şuan.bi de üstüne işim gereği liseli ergen zırıltıları dinliyorum akşama kadar haftada 38 saat dile kolay.anlamlandıramadığım bi nokta da herkesin yanında sevimli şirin benim yanımda gargamel oluyo,demek sorun ben de benim bombok analığımda.ben de tutamıyorum kendimi yemek oyun düzen boğuyorum çocuğu.ne Derin i ne kendimi tanıyabiliyorum artık.offfffff
YanıtlaSilAnaliginizda sorun yok, veletler en cok analarini yormayi severmis,nazimi en cok kom.veker beni en cok seven hadi.yuklen.anneye :) yani oyle diyorlar ben de oyle avunuyorum 3 yasa 1 ay kala :))
SilTuba, 3 yaşa hiç çalışmamıştım. 2 yaşa bomba gibi hazırdım. O ne sabırtaşılığıydı ama... Taş gibi, dipçik gibi anaydım. Şimdi bazen sıpanın yüzüne bakıp 'oğlum yeme beni, anlıyosun durumu aslında' diyorum sakin sakin. Hiç uğraşamıyorum. Beni anlaması için ona karakter koyuyorum resmen jshdjahd : )
Silayhh ergen öğretmenliği. sana çok sabırlar ve kolaylıklar.
bence ortada bombok analık yok. bence günlük değişen ruh hallerimiz var. bekle bak yakında yine kendimize hayran kalacak analık günleri yaşarız çaktırmadan :D
Evet bak aynı durum 2 yaşa sıkı bir şekilde çalışmış olmak ve 3 yaşta tepetaklak olmak.ben aynı hatayı hamileyken de yapıp tüm araştırmalarımı hamilelik üzerine yaptım,çocuk doğduğunda "napcaz şimdi :p " durumundaydım.
SilBunlar hep çevre etkisi işte okuduğumuz duyduğumuz her şey ilk 6 ay , 2 yaş sendromu, kardeş kıskançlığı. 3 yaşa dair pek az şey var, belkide o dönemde çoğu ailenin ikinci çocuğu olduğu için konu karseş kıskançlığı içinde işleniyor olabilir :)
Sevgisi ise bak o ilmek ilmek ördüğüm büyüdükçe artan akılalmaz,manyak,deli duygu
Şimdiki aklım olsa yapardım 3 tane. Çok pişmanım. Ama kendimi idare edemiyordum ki, nasıl büyütecektim onları? Bir de çocuğunu doğurmak isteyeceğim bir erkek yoktu ortalıkta. Asıl mesele oydu. Şu an son hormonlar bana çocuk çocuuuk diye bağırınıyor. Ama işte hayatımda kimse yok.
YanıtlaSilSevgili joe, bir ağaçsa evlilik meyvesi çocuk olmalı diye bir algı var, içimize, kodlarımıza çok önceden işlenmiş...bizim köyde meyvesiz ağaç dikmiyorlar, her ağaç elma ağacı, bazı yıllar elmalar kuduruyor, ağırlığından ağacın dallarını kırıyor, bizim bahçede elma ağırlığından kuruyan, ağaçlar oldu...Tecrübelerime dayanarak söylüyorum ki bir çınar, bir söğüt, bir kavak ağacı olmak sevdiğin ile mevsimlerin değiştiremediği bir aşk ile yaşamak en güzeli...seni bulacak,inanıyorum
SilJoe'm çok tatlısın.
SilSon kalan hormonların da çok şekermiş :D
Ben de şimdiki aklım olsa 20'lerimde patlatırdım 3 tane ortaya. Hem genç yaşlarda gayet el yordamıyla büyütür geçerdim.
Şimdi harbi tembellik dozum arttı. Bırak bebeye bakmayı hamilelik çekemem.
Bence başka üretimlere el ovuşturalım artık derim. Sen zaten o üretimlere çoktan başladın da dur bakalım, ben de bi cesaret belki cürret ederim bikaç yıla.
Ayşe yine ne hoş söylemişsin..
SilBence de aşk her an çıkabilir, her yerden. Aşk isteyene.
Kızlar çok tatlısınız. Sizleri çok seviyorum!
SilBen kaza eseri evliliğimin 6.ayında hamile kaldım, yaşım 30du zamanıdır dedim bir cesaret doğurdum ki öyle hormonel bir baskı da yoktu üzerimde. Bebiş şu an 3 aylık, doğumundan sonra geçen her gün sevgim bir önceki günün iki katına çıkmış oluyor, fazla sevgiden ağlıyorum baktıkça ama yine de her gün soruyorum kendime, insan ne diye çocuk yapar ki :)
YanıtlaSilNe büyük bi sevgi dimi.. Allah.ayirmasin inşallah: )
SilHuysuz Kuzu ne güzel söyledin ya!
SilBen de sevgimden morarıyorum, o derece saçma bi duygu. Ama ne alaka ya diyor insan :D Ne amaçla taktım ben şimdi buncağızı peşime?
Ahahaha her gün kendime sordugum soru :)) oglana sarilip iyi ki dediğim agladigi yemedigi vs yani.gunun cogunda ah.niyeki dedigim anlar.. Yalniz olmamak.guzel :)
YanıtlaSilŞapşik!
SilAnnelik iyi ki ve niye ki dengesi galiba :D
Sık değişen ruh halleri. Değişmeyen tek şey içeriye yuva yapan sevgisi.
Hiç birinin cevabını bilmiyorum ama bir sabah uyanıp evet anne olmak istiyorum hissini geçen hafta yaşadım. Haftaya doktorumla kafa kafaya vermeye gidiyorum. Yalnız değilsin. :)
YanıtlaSilHaaa???
SilEssah mı?
Yani sen daha yolun başında..
Ay dur sana ne desem şimdi acaba. Kendi geçmişimdeki halimle konuşurmuşum gibi düşünürsem, şöyle derim:
'Çalışmalara başladığında tadını çıkar. Laboratuvardaymışsın gibi olunca, bebeler pek adrese gelmiyor. Anladın mı evladım?'
Hihaho
Yolun tam başında hemde. Mesaj alındı. :) Bir ufak kistim vardı doktorcum uygundur derse, keyfini çıkarma kısmı bende. :) :)
SilBen hep cocuk falan yapmiycam derdim biliyor musun... Hem bakmak inanilmaz bir sorumluluk gerektirdigi ve ben buyuk sorumluluklar aldigimda manyaklastigim icin, hem de ne yalan söyleyim oyle cocuk seven bir tip olmadığım icin... Sonra ben bir sabah uyandim olmadi,aksam isten eve geldim bagir cagir agladim sinirimden tamam dedim ben de cocuk yapiyorum ertelemek yok. Hayatimda sadece benim olan iyisi kotusu benden sorulan ve bana huzur verecek bisey istedim galiba. Simdi iyi ki yapmışım dedigim kadar su yukarda saydiklarini düşünüp ic cektigim de oluyor. Yine de ayni fisilti yukseliyor kalbimden "ayyy Allahim iyi ki benim bu yaaa..yesem yesem doyamam askiiiiimmmmmmm" :) galiba o fikrin geldigi gun depirdigimiz gündü, dönüşü yok:)
YanıtlaSilBelki de içeride kontrol edemediğimiz bir salgı- hormon- ilkel beyin çalışması vardır. Bazılarında bu çok baskın değildir, bazılarında baskındır belki? Çünkü çocuk yapmayı istemek kadar çocuk yapmayı istememek de aşırı doğal bir sonuç geliyor bana. Travmatik ya da gizemli hikayesi yok bu işlerin sanki.
SilBen hiç çocuk yapmıycam demedim aslında ve çocukları severdim. Ama kendimi anne olarak asssla düşünemezdim. Hayatım ilk rayına oturduğunda hemen yapıştırdım çocuk planını. Düzenli iş, mutlu ev, tıkırında evlilik..
Bence ben kendimin toplumuyum sanki.
burda çocuk yapmamış olan bi ben varım galiba. bacım bana o anne olmalıyım hissi 2 farklı ilişkimde ve toplamda sadece 2 kere geldi, geldiği gibi de gitti. bir tanesinde hayatımın belirsizliklerle dolu olmasından, diğerinde de adamın patates çıkmasından. 2 haftaya 37 yaşında olucam ama ne hormonların dürttü ne biyolojik saatim çaldı. son 4-5 yıldır nerde çocuk görsem gözlerimi deviren birine dönüştüğümü fark ediyorum. içimde tombiş kol-bacak ısırma veya salyalı surat sevme yönünden hiçbir kıpırtı yok. eminim çok güzel ve bambaşka bir histir, eminim yaşamadan bilinmez. ama tam da yaşanması süreci zaten benim için çok fazla sorumluluk demek. bencil bir insanım ve kimsenin yaşamsal ihtiyaçları açısından bana bağlı olmasını istemiyorum. çoğu ilişkim erkeklerin bağımlılı sevgisinden bitti, kaçtım. ama çocuk olunca kaçamayacağımı biliyorum. eşşek gibi oturup büyütmem gerekecek, ve istediğimi istediğim zaman/şekilde yapamadığım her an durduk yerde çocuğa dolucam. e yazık o çocuğa. anne olan herkese en çok sabır diliyorum. hepiniz benden daha cesur ve duygusal açıdan daha zenginsiniz. yeter ki bunca sevgi yanılsaması dolu bir dünyada, kendinizi sevmeyi unutmayın.
YanıtlaSilben de göz devirebiliyorum dışarıda çocuk görünce. bazen 2 yaşında çocuğu olan analara -krizli anlarını gördükçe- yaklaşıp teselli edesim geliyor. çünkü çılgın görünüyor dışarıdan! :D başka bi evren gerçekten. sen içine düştüğünde bir şekilde hallediyorsun ama dışarıdan seyri çok bilimkurgu.
Silson yazdığına katılmıyorum ben : )) duygusal açıdan zenginlik filan. herkes kendi öz iradesi ve öz ruhuyla karar vermiyor ki çocuk sahibi olmaya. bunun tabuları vaaar, bilinçaltı vaaar, mahalle baskısı, sosyal fobisi, sipariş edilmesi ve ilkel beyinle karar vermesi gibi bin tane ayrıntısı var.
aslında yazıyı yazma sebebim de buydu. düşündüm çünkü merak ettim, neden ister insan kadını? nerden çıkar bu his? bir anlığına çocuk sahibi olmaya çılgın bir eylem gibi baktım ve merak ettim.
Ya bu his bana çok nadir geliyor biliyor musun, 5 yıllık anneliğimde onu geçmemiştir belki, çok sevdim çocuklarım olmasını, anne olmayı demicem çünkü anne olmaya öyle gereksiz anlamlar yüklemiyorum. Çıcuklarımla olmayı onları seyretmeyi öğretmeyi beraber eğlenmeyi onlarla beraber herşeyi yapmayı çok seviyorum. Film gibi izliyorum bizi içindeyim ama dışından da bakıyorum izlerken mest oluyorum
YanıtlaSilGeCe inan bana ben de hiç bi anlam filan yüklemiyorum. Keyifli geçiyor annelik serüvenim. Gerçi şu ara göz iltihaplanması gündemde ve asla tedaviyi yaptırmıyor. Keyifli annelik yerine içeriden cinnet annelik modundayım..
SilNeyse konuya gelecek olursam... benimki his de değil zaten. bir merak.. nerden geldi o duygu da aldık bu sorumluluğu? beyin nasıl hemen adapte oldu ve birden odaklandık yeni hayata? nasıl istedik, niye istedik? tabi kendimden yola çıkarak merak ettim çünkü bana çocuk sahibi olmamı çağrıştıracak bir gıdım sebep yoktu ki.
İki sonraki yazından sonra bu yorumum üzerine acaba beni de yanlış anlayanlardan mı sandın diye geri geldim. Ben yazını doğru anladım yani kendin icin değil genel olarak bu hissi sorguladın, bir gazete veya dergi yazısı gibi. İnsanlar bunu blogunda değil oralarda okusalardı seninle ilgili olarak algılamazlardı öyle bir yazıydı bu. Ben de yorum olarak ne hissettiğimi yazdım ama senin de genel olarak annelik hakkında ne hissettiğini biliyorum eski yazılarından da. Son yazına hitaben buradan yazayım, üzerinde düşünerek yazmak güzel de çalakalem yazılınca olan tat (ki bu sende ve başakta çok var) başka bir güzel 💕
Silmail :)
SilBen de hiçbir zaman anaç sütlaç bir tip olmadım. Serseri party gızıydım. Çocuklarım olmasa şu an instagram gızı da olurdum :)) -instagram gızlığı lügatıma senden girdi, bayılıyorum hehe-
YanıtlaSilAna olma isteğiyle dolup taşmadım. Ama beyimin yaşı daha fazla Kemale ermeden yapalım diyerek çocuk kararı aldık. (Ben 27 o 38di ayol daha fazla bekletsem çoğayıb ederdim) bir gün mutlaka çocuk istediğimi biliyordum. E şartlar böyle olunca, bir gün çocuk yapacağım ve bu Adamdan yapacağım derken ben, tamam artık neden bugün o gün olmasın, şeklinde girdim bu yola :))
En başından beri çok zordu çocuklu hayat, hala zor.. Ama hiç bir gün bile yapmasa mıydım, erken miydi, çocuksuz yaşayacak daha güzel günlerim var mıydı, ne zorum vardı, insanlar neden çocuk yapar demedim... Neden demedim inan ki bilmiyorum :) -bunu kendimle gurur duyma, on numara anayım deme cümlesi olarak kurmadım. Ama Cidden olaya hiç o gözle bakmadım yaws ne kadar delirirsem delireyim :D-
Evet çok seviliyorlar; ama sevildiklerinin misliyle de yoruyorlar, darlıyorlar, ciğer solduruyorlar bazen :)
Bu durumda (en azından senin ve benim durumda) toplum baskısı, hormon çağrısı, yaşlılığımda bana baksın garantisi olmaksızın yapılmış Bi seçim olarak görmekteyim analığı.
Yani ne bileyim, küçük yaşlardan itibaren belli başlı hayaller, idealler var hani; ne Zaman neden ne şekilde kodlandığı belli olmayan ama herkesin içinde olan. Havalı meslek sahibi olma, fit mit kendine has havası olan gadın olma, pembe panjurlu evi olma, yağuşuklu kocası olma... Bir de çocuk sahibi olma. Bu hayaller yaşlar ilerledikçe rasyonalize edilip farklı versiyonlarıyla yapılandırılıyor iyi kötü. Çocuk da öyle. Yani gelecek ideasında "çocuk" yer alıyorsa, bir gün bir şekilde olageliyor. Yüzde yüz emin olarak, tamam hazırım denilerek verilen Bi karar değil sanki... (Not: bu arada "çocuk sahibi olmak" denilince benim aklıma, hamilelik, emzirme, minik Bebek minnoşlukları falan gelmiyordu :)) direkt 8-10 yaşlarında, Amerikan sitcom larındaki gibi, cool saç kesimli, yırtık kotlu-converseli muhabbetşinas küçük insanlar falan geliyordu aslflfllg. Çocuklu hayat ütopyam buydu yani ahuahaha.)
vay anasını!
Silaynı şeyi ben de hep söylerim.
çocuk denilince aklıma gelen hiçbir zaman 0-3 yaş aralığı değildi. 6 yaş itibariyle kafamda çizdiğim bir çocuk vardı ve bu hep tek çocuktu, işin tuhafı. Daha da ilginci bu çocuk erkekti.. istek değil öyle gelen bir görüntü işte öylesine..
valla Başakım sana katılıyorum. o çocuk kafada varsa, bir şekilde senaryolar oraya doğru çiziliyor. hatta çok istiyorsa şartlar uygun olmasa (kötü evlilik, parasızlık, yaş sorunu vs.) bile oraya doğru evrildiğine şahit oluyorum insanların.
bizim bey hiç çocuk sahibi olmayla ilgilenmiyordu açıkçası. aklında bile yoktu. ama yaşlar gençti tabi o da var. erkekler daha geç çocuk kaygısına düşüyor olabilir. ben gündeme getirdim, o da kararıma saygı duydu :D
ne zorum vardı da bebe yaptım sorusu varoluşsal bir merak :D yaşadığım anne çocuk ilişkisi ile pek ilgisi yok. ben de hiç bir zaman tereddüt etmedim.. yazıyı da tereddüt ve pişman duygularımdan yola çıkarak yazmadım zaten : )))
bana çılgın(!) geliyor bu yaşam tarzı. bazen de daşşak geçerek söylüyorum ne zorum vardı diye. bir de harbi merak ediyorum, hangi refleksimizle karar veriyoruz? sahi o kadar olgun muyuz diye? yoksa ezbere bir hamle mi..
aman neyse işte, gereksiz çenelerim.
Bişi diycem, tırlattı bu iyice diyeceksiniz ama.. Ben çocukların kendilerinin bu dünyaya gelecekleri zamanı hatta aileyi seçtiklerine inanıyorum, valla inanıyorum..
YanıtlaSilO nedenle neden yapmak istersin, çünkü biri seni seçmiş hadi beni yap diye bağırıyor içinde.. Neden ikinciyi istemezsin ya da hiç istemezsin, kimse seni seçmedi diye değil tabii, bazen o sesi duymamazlığa gelirsin, hayatından memnunsundur, çocuksuz da mutlusundur, anlamlıdır hayat, o da güzeldir yani.. Ne bileyim, düşüne düşüne tırlattım evet.