Dünyayı çocuklar yönetmeli diyen var. Ahajkgad.. Aklına son anda işe yarar bir fikir gelmiş gibi:
Aslında var ya bu dünyayı çocuklar yönetmeli.. ah o çocuklar, masumiyet.
Dünya barışı olurdu.
Çevre kirliliği diye bir şey olmazdı.
Açlık olmazdı, herkes gönlünce mutlu olurdu.
N.h öyle olurdu. Bencillik, rekabet, birinci olma hırsı, glukoz şurubu bağımlılığı, aynı çizgi filmi tekrar tekrar izleme sapkınlığı, çöplerini öylece ortada bırakma, kural tanımama gibi birçok sebepten ötürü dünya bok içinde kalırdı.
Bu, benim gibi düz anlayan biri için fazla zor. Çocuklar diyorsun. 6 yaşında bir çocuğum var. Geçenlerde babasıyla şöyle bir diyaloğuna şahit oldum. Babası sabunluğa, sabun doldururken (böyle bir ev işi var gerçekten) onu izleyen ev çocuğu:
'Baba, üzerinde zey tiin yağğ lııı yazdığını okudum'
'Aferin oğlum, evet zeytinyağlı sabunmuş bu'
'Yani içinde zeytinyağı mı var?'
'Zeytinyağlı sabun'
'Yani zeytinyağı'
6 yaşında sonuçta. Çocuk neyse o. Çocuklar her an yetişkinlere gizli şifreler verebilen, dünyayı gerçekçi şekilde algılayan fark edilmemiş filozoflarmış gibi inanmak isteyen varsa, malzemesi bol bir sanrı. Ama benim dünyayı çocukların yönettiği bir ütopyayı hayal etmeyi hiç içim almaz, hatta bırak dünyayı- kahvaltıyı bile yönetmesini istemem.
Çocuklar dünyayı yönetseydi çevreyi koruma, sevgiyi ön plana çıkarma, adalet ve barışın elden ele yayılması gibi gelişmeler yaşanmayacaktı, bu bilinsin. Şunlar daha makul tahminler:
Memeden ayırma süresi 5 yıla yükseltilecek.
Anneler ve babalar baş başa değil, ortalarına çocuğu alıp yatacaklar.
Çocuklar kakasını her gün yapmak zorunda değildir.
Şişman birini görünce, onun şişman olduğunu söylemek ayıp değildir.
Kilodumu ayda bir değiştirebilirim.
İstediğim saatte uyuyabilirim.
Sonra da ertesi gün Rusya ile görüşme yapsın diye uyandır o çocuğu uyandırabilirsen. Bir de hangi çocuğun hangi ülkeyi yöneteceği sorunu var. Kimse Palau, Metonya ya da ne bileyim Gürcistan'ın filan başına geçmek istemez ki. Hemen hepsi Disneyland- Legoland sebebiyle Amariga ya da yemekleri (pizza) hasebiyle de İtalya'da yığılma yaşar. Müzakere günlerinde gerekli disiplini sağlayamayacakları için anlaşmazlık içeren konularda uzlaşamayacaklar ve kaos çıkacaktır (bu noktada öğle uykusundan hemen sonra, atıştırmalık saatinde müzakere programlamak mantıklı olabilir) Ülkemizdeki görev dağılımını düşünelim.. Ankara'da görev yapan bir çocuğa orada neden deniz, plaj, kum olmadığını açıklayamazsın- yaygara çıkarır, sümüklerini üzerine bulaştıra bulaştıra ağlar. İzmir'i düşününce de Çiğli diye tutturan olmayacaktır, yine kalpler fuara yakınlığı ve eğlencesiyle bilinen Alsancak diye atacaktır. Zor yani.
Ha illa 'olacak o kadar' solculuğuna bağlayacaksak, bak şunları söyleyelim, folklorik olsun.
Rüşvet, yalakalık, politiklik, riyakarlık, iki yüzlülük olmazdı. Bizimkinin mesela en azından okuma alışkanlığı var, matematik hesabı yapabiliyor- (oo inceden Berat Albayrak eleştirisi?) Ama aklı işlevsel olarak kullanamayan masum zeka hiçbirimizin işine yaramaz, artık salalım bu çocuklar dünyayı yönetsin düşüncesini, hadi he?
Olası senaryoya devam edelim:
Mesela Hot Wheels Bakanlığı mutlaka olurdu.
Salıncak Sırasına Girenler Kurulu
Dondurma İdaresi Başkanlığı
Makarnama Dokunma Yasası
Uluslarası Karlar Ülkesi Müzesi.
Yani sanıldığı gibi savaş uçaklarının olmadığı bir dünyayı unutun. Belki savaş teknolojisine bütçe ayırmak aklına gelmezdi hiçbirinin ta ki ülkesine ilk savaş uçağı gönderilene kadar. Sıraa ben deee, ben deee, ben de yollucaaaam! tepkisi kaçınılmaz.
Çocuklar dünyayı yönetsin, her şey ne güzel olurdu diyenlerin Adolf Hitler'i bile özleyeceklerinden eminim. Söyleyeceklerim bu kadar.